Genç adam az şekerli bir kahve istedi kahveciden. İhtiyar kahveci, gözlüklerinin üstünden gence baktı. “Az şekerli kahve içecek beye bak” dedi içinde.
Genç adam on yedi onsekiz yaşlarında görünüyordu. Az şekerli kahve isterken edasında fazla bir erkeklik, yerine oturmamış bir yaşlılık belirmişti. Kahve gelinceye kadar etrafına bakındı. Kimsenin kendine bakmadığını görünce rahatladı. Derhal sabahleyin evinde çay içerken yaptığı gibi yaşından daha küçük halini alıverdi. Sert gözleri munisleşti. Çatık kaşları yayılıverdi. Dişlerini sıkmaktan vazgeçince yüzü birden değirmileşiverdi.

Kahveci hep onu gözlüyordu gözlüklerinin altından. Şimdi yaşını bile tahmin edebiliyordu. Yirmi yaşlarında vardı delikanlı. Hâlbuki demin kendini daha yaşlı göstermek için zorladığı zaman çocuktu.
Kahveci inadınaymış gibi kahveyi şekerli yaptı. Bir bardak su ile getirdi. Yaşlı, mahalleye kazara uğramış bir beye takınılacak mütevazi bir yüzle:
“Hoş geldiniz…” dedi.
Genç adam kahvecinin geldiğini fark etmemişti. Onu birden bire karşısında görünce kahveye girerkenki halini takınamadı. Hiç yapmacıksız, açık bir gülüşle:
“Hoş bulduk amca” dedi. Sonra bir şeyler daha söylemek için, “Az şekerli yaptın, değil mi?”
Diye sordu.
“Az şekerli kahveyi ihtiyarlar içer” dedi. Kahveci. “delikanlılar için orta şekerli münasip gördüm, öyle yaptım.”
“Sen öyle münasip gördükten sonra biz de öylesini içeriz” dedi çocuk.
İskeleye bir vapur yanaşmıştı. Ona daldı. Bayağı, basbayağı çok şekerli bir kahveydi. Nereye gitse bu haltı karıştırıyordu kahveciler. O, babasının yemekten sonra annesine seslendiği gibi:
“Hanım, az şekerli olsun rica ederim. Bal gibi yapıyorsun kahveyi. İçemiyorum, kuzum” demek isterdi.
Kahveci hala delikanlıya bakıyordu gözlüklerinin altından. Geldi, kahveyi ve bardağı aldı.
“Anlaşıldı” dedi. “Kahvemi beğenmedin…”
“İçemem böyle bal gibi kahve.”
“Az şekerli yapayım”
“Zahmet olmasın” dedi delikanlı.
Kahveci, gencin kahvesini tepsiye koydu. Ağır adımlarla çocuğun oturduğu masaya doğru yürüdü.
“Bu sefer ki az şekerli, delikanlı…” dedi,
“Bunu da beğenmezsen kızarım bak.”
Oyunculardan biri genç adama baktı.
“Vay Murtaza” dedi, “Demek senin kahveni beğenmeyenlerde varmış.”
Genç adam kıpkırmızı kesilmişti…
“Ben de kabahat yok. Az şekerli içerim, ne yapayım!”
“Kabahat bendeydi” dedi kahveci.
S.Faik Abasıyanık Seçme Hikâyeler |