HATIRALARIM (MÜSLÜMAN KARDEŞLER)
Hasan el-Benna
Hepinize hayırlı Ramazanlar dileklerimle...
“Kendimi kurtarmak için itaat ederse nefsim bana, aldırış etmem ölene veya helak olana.” Beyit s.94

Herrenk sayfasında yeni açtığım “herrenk kütüphanesi” köşesine, evde okuduklarımızı paylaşma ve kitap içerikleri hakkında bir fikir verme düşüncesine ilk destek kızım Ravza’dan geldi. Kendi kütüphanesinden okuyup, not aldığı eserleri benimle ve sizlerle paylaştı. Bunun için kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Şüphesiz notlar çok sonraları bakıldığında ilk alındığı ankinken daha fazla kıymet ifade ediyor diye düşünüyorum. Kitabın önemli gördüğünüz satırlarına attığınız çizgiler, köşelerine aldığını küçük notlar, sayfa aralarına iliştirdiğiniz küçük not kağıtları ya da not defterine yazdığınız cümleler, paragraflar... Yıllar sonra an gelip açtığınız kitab sayfalarından sizleri o anlara götüren ‘maziye düşülen notlar’ oluveriyorlar. Nasıl okumuştum bu kitabı? Neler hissetmiştim? Nasıl bir heyecan duymuştum? Bitirmek için hangi sıkışık vakitlerde okumuştum? Kaç kez uykusuz kalmıştım ya da uykuya satır aralarında yenik düşmüştüm? Peki kitabı bitirdikten sonra fikir dünyam da nasıl bir etki hasıl olmuştu? Bir kitabı okuyup bitirmek nasıl bir mutluluk vermişti? Sohbet aralarında kaç kere gündem etmiştim kitabımın satırlarını? Hayatıma nasıl da alıvermiştim?
Rabbim hiçbir evi kütüphanesiz ve hayatımızı okumasız bırakmasın dileklerimle sözü kızımın notlarına bırakmak istiyorum.
Hasan el-Benna’nın hayatının kendisi tarafından samimi bir dille anlatıldığı eşsiz bir eser.
Kitap, Hasan el-Benna’nın davasını ve kişiliğini anlama yolunda anahtar bir kitap özelliği taşıyor.
“Hatıralarım” kitabı Hasan el-Benna’nın hayatının önemli dönemlerini içermekle birlikte; kendisinin başlattığı “Müslüman Kardeşler” hareketinin şehadetinden önceki Şaban 1358/Aralık 1939’a kadar olan dönem de kaynaklık ediyor.
“Hatıralarım” kitabı, Hasan el-Benna’nın dopdolu hayatı ve cihadı hakkında söylenmesi gereken başka söz bırakmıyor bize.
Allah ondan razı olsun...
Kitaptan bazı notlarım:
“Hatıralarımı yazmak için, içimde duyduğum bu büyük ve ısrarlı arzu nedendir bilemiyorum. Oysa 1943 yılında hatıralarımın savcılık tarafından ele geçirilmesinin ardından bunları yazmaktan kesinlikle kaçınmıştım. Soruşturmacı bana pek çok zorluklar çıkarmış, gereksiz yere sıkıntı çekmeme neden olmuştu. Kelimelere olmadık anlamlar yüklemekten, öncüllerden asla çıkartılamayacak sonuçlar çıkarmaktan başka bunu gerektiren herhangi bir durum da yoktu. Buna dair gerekçeleri ise, “genel savcılığın en önemli görevinin itham edici otorite olması” şeklindeydi.
Belki de bu olaydan sonra hatırlarımın bir çoğunun kaybolmuş olması, bendeki bu arzunun dolayı nedenidir. Çünkü bu değerli hatıraların elimin altından kaybolması, benim açımdan çok zor bir şeydir. Bunlar benim hayatımın sahifeleri oldukları için kaybolmamalı ve unutulmamalıydı. Bunların okunması ve benden sonra da onları başkasına bırakmak, beni mutlu eder. Zamanında yazdığım hatıralarımın kaybolmuş olmalarına rağmen, bütün o olayları şu anda olmuşçasına hsonra da onları başkasına bırakmak, beni mutlu eder. Zamanında yazdığım hatıralarımın kaybolmuş olmalarına rağmen, bütün o olayları şu anda olmuşçasına hâlâ hatırlamaktayım.
Diğer bir neden de, zamanın olumsuz etkilerinin benim bu hatırlayışımı zedelememesi arzusudur. Çünkü “gece ve gündüzün art arda gelişi unutturucudur.”
Yok bundan başka türlü ise, bundan dolayı da Allah’tan mağfiret dilerim. Şuna inanıyorum ki, bu çalışmam fayda vermeyecek olsa da, zarar da vermeyecektir. Ben hayırdan başka bir şey istemiş değilim. Başarı ancak Allah’tandır.
Her ne kadar kendilerini halk için çalışmaya adayan ve kendilerinin yönetimi ellerinde tutan otoritelerle çatışma noktasına gelebileceğini gören kimselere,
Bu gibi şeyleri yazmamalarını çünkü bu, kendileri için de başkaları için de hayırlı, yanlış yorumdan ve anlamalardan uzak kalmak için daha gereklidir öneriyor idiysem de, bunları yazmaya koyuluyorum. “Doğruyu söyleyen Allah’tır, doğru yolu gösteren de O’dur.” s. 17-18
“Bir Kompozisyon Konusu
Ben en iyi kişinin, mutluluğunu başkalarının mutluluğunda ve onların doğruya iletilmesinde gören, sevinci başkalarını sevindirmekten ve iyi olmayan şeylerden onları korumaktan kaynaklanan, kamunun ıslahı doğrultusunda fedakarlıkta bulunmayı kâr ve ganimet sayan, -yollarının dehşetli olmasına, yorgunluk ve zorlukla dolup taşmalarına rağmen- hak ve hidayet uğrunda cihadı rahat ve lezzet olarak değerlendiren, kalplerin derinliklerine nüfuz ederek hastalıklarını anlayan, toplumun görünür yapısını inceden inceye ele alıp insanların arı-duru yaşayışlarını bulandıran ve hayatlarının sevinçlerini gölgeleyen şeyleri bilen, bu yaşayışlarının arı-duruluğuna berraklık katan ve bu sevinçlerini kat kat artıran şeyleri keşfeden, bunları da ancak insanoğluna duyduğu merhamet duygusu, onların üzerine titremesi ve onların iyiliklerini istemesi dolayısıyla yapan; bütün bunlar dolayısıyla bu hasta kalpleri tedavi etmeye, bu yaralı gönülleri rahatlatmaya, bu mahzun ruhları sevince boğmaya çalışan, ebedi mutsuzluktan veya maddi bir sıkıntıdan bir yaratığı kurtardığı ve ona doğruluk ve mutluluk yolunu gösterdiği anı en mutlu olduğu an olarak gören kişi olduğuna inanıyorum.” s. 100-101
“Bedenleriyle değil de ruhlarıyla, başkalarının gözetimiyle değil de vicdanlarının gözetimi altında çalışan kimselere toplumumuzun ihtiyacı ne kadar da büyüktür!.. Kalpler Allah’ın elindedir, onları dilediği gibi evirip çeviren O’dur.” s. 170
Allah sizleri hayırlı olana muvaffak kılsın ve size hayrı kolaylaştırsın. Allah’ın selâmı, rahmet ve bereketi üzerinize olsun.
Hasan el-Benna
Müslüman Kardeşler Genel Mürşidi
|