İlgisizliğin ilgisi şunu söyler:"Hiç bir şeyine karışmıyoruz daha ne istiyorsun?"
Oysa gencin istediği bu değildir. O daha çok karışma biçimine itiraz eder.
Bazen gençle ilgilenmek görevinin anne baba tarafından birbirlerine devredildiği görülür. Baba, "Annesi ilgileniyor" derken anne de "Babası ilgileniyor" düşüncesindedir ve ilgi hep ihtimal olarak kalır.
Gençle ilgilenmek adına çocukça davranmak ne kadar yanlışsa, ciddiyet adına donuk-eğlencesiz bir ilişki de o kadar yanlıştır.
Hemen erinlik (buluğ) sonrası birçok anne baba bu hatayı yapar ve artık büyüdüler gerekçesiyle çocuklarıyla aralarında ki ilişkiyi donuklaştırır.
Ergen sevilme ve ilgi görme ihtiyacını okul gibi resmi çevre temsilcilerinde de gideremediğinde çok yanlış seçenekler deneyebilmektedir.
Ergen, disipline etmek amacıyla sevgiden mahrum bırakılmamalıdır. Ergenlik döneminde ailede pek çok çatışma görülebileceğinden çocuğun "Artık beni sevmiyorlar" duygusuna kapılması zor olmaz. Yaşadıkları sorunlar karşısında gençler anlaşılmaya büyük ihtiyaç duyarlar ve buna çok önem verirler. Anne baba çoğunlukla gencin kendisiyle değil bunalımlarıyla çatışır. Arkadaşlarının yanında genç çocuğuna "İndir ulan bacaklarını" diye bağıran bir baba, çocuğun bacaklarını kırmış olur.
Aileye; sert ve beklenmedik davranışlar, itirazlar, içe kapanma, küsme, taşkınlık, öfke olarak yansıyan ve genellikle çekişme veya çatışmaya yol açan ses, gencin kendi büyümesiyle zorlu ilişkisinin sesidir.
Genç, hataları karşısında anlayışlı olunmasını, yaşadıklarının da anlaşılmasını ister. Anlaşılma ihtiyacının küçümsenmesi, "Beni anlayın" iletilerinin alayla krşılanması ona zarar verir. "Bu kaprislerin neyini anlayacağız,dersini alır oturur" tutumu yıkıcıdır. Ona "Seni anlamam gerekiyor,bunun öneminin farkındayım" iletisini verebildiğimizde iletişimde büyk bir engeli aşmış oluruz.
İnsan kendisine güven duymuyorsa yapabileceği işleri yapamaz. Kendisine duyduğu saygıyı yitirmişse yapmaması gereken işleri yapar.
Gençler bir hayallerini ya da projelerini paylaştıklarında onlara genellikle "Bu kafa ile mi?Lafla peynir gemisi yürümez" gibi faydasız sözler söylenir. Genç kendisi hakkında olumlu bir düşünce naklettiğinde, diğer zamanlarındaki davranışlarının acısını çıkarmak için hemen o düşüncenin tersini söylemek uygun bir tutum değildir. Özgüvenin zayıflatılması acımasız bir cezalandırma biçimidir.
Gencin mantıklı isteklerinin kabul edilmesi özgüveninin pekişmesinde etkili bir rol oynar. Görüş ve teklifleriyle ailede bir şeyleri değiştirebiliyor olmak onu rahatlatır.
Çabalarının takdir edilmesi, daima eleştirilmemesi, her fırsatta yrgılanmaması, sık sık potansiyeline işaret edilerek teşvik edilmesi cesaretlendirilmesi gencin özgüvenini artırır. Özellikle "Sana güvenmekle hata etmişiz", "Artık sana güvenmeyiz" gibi ifadeler kullanılmamalıdır. Ailenin, okulun, çevrenin ilan edilmiş güvensizliği onun özsaygısını yıpratacağı gibi güvensizliğe yol açan hareketin tekrar edilmesi ihtimalini de artırır. Boynumuzda "Güvenilmez Adam" levhası ile dolaşırken güvenilir işler yapamayız. Genç, "Madem bana güvenmiyorlar onların güvenini kazanmalıyım "demekten çok "madem bana güvenmiyorlar ben de bildiğimi yaparım " diyecektir.
Kaynak:Ergenlerle İletişim
Timaş yayınları/Recep Şükrü Apuhan- |