Ana Sayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Mail 

     
   
   
YEMEKLER
Üye Girişi
En Çok Gezilenler
Kırmızı Mercimek Ezmesi Salatası
Bu leziz salatayı özel arkadaş menüsü için hazırlamıştım. Mercimek köftesine benzeyen bu salatayı denediğinizde vazgeçemeyeceğinizi düşünüyorum. Özellikle yoğurtlu sosu ile yaz..
Nişastalı Börek
Bu böreği bayram sabahı kahvaltı için misafirlerime yapmıştım. Sıcacık ikram edebilmek için sabah erkenden kalkıp yapmıştım. İkinci kez yapışımda yine misafirlerime, ama bu sefer...
Kağıt Kebabı
Bir yemek kağıda sarılıp, fırına girince bu kadar mı güzel olur? Bu kadar mı enfes kokar diyorum ve başka..
Bize Ulaşın
Şiir
Kerbela
14.2.2011 - 20:47

 

Kerbela

 

Hicretin dördüncü yılı.

Birer yıl arayla Medine’de iki doğum,

İki bayram, iki ay parçası…

Yeryüzünün en hayırlı dedesinin gözbebekleri doğuyor.

rasûl-üs sakaleyn’in kokladığı reyhanları

Fatıma’t-üz Zehrâ’nın körpecik fidanları

Ali’yi mürteza’nın eşsiz kahramanları doğuyor.

Cennet gençliğinin iki seyidi.

ehl-i beyt’in ilk nazlı çiçekleri…

İki ay parçası, “merhaba” diyor o incecik sesiyle

İsimlerini rahman koyuyor, Cebrail nefesiyle

Siz onlara Allah’ın iki lütfu diyin;

Birinin adı Hasan; diğerinin Hüseyin.

Zaman, saadetli günleri yaprak yaprak okurken

Onlar peygamber dizinde büyüdüler

Ve zaten onlar semada büyüktüler.

 

Bir gün peygamberlerin incisi oturuyorlar.

Hasan’la Hüseyin

Birbirlerini yakalama oyununda…

Buyurdular;

“ha gayret Hasan! Göreyim seni, yakala Hüseyin’i.

Hz. Ali; “ya rasulallah!” diyor,

“Hüseyin’den taraf olmanız gerekmez mi?

Hüseyin daha küçük.”

rasulullah buyuruyorlar;

“baksana! Cebrail de Hüseyin’i tutuyor;

Ha gayret Hüseyin! Göreyim seni diyor.”

 

Yine birgün,

Efendimiz, ashabıyla yürüyorlar.

Hz. Hüseyin çocuklarla oynuyor.

Peygamberimiz, ellerini açıyor;

Tutmak için Hüseyin’i…

Hz. Hüseyin, bir oraya bir buraya kaçıyor.

Ve gülerek yakalıyor onu, nebiler serverı.

Bir elini kafasının arkasına,

öbür elini, çenesinin altına koyup öpüyor, kokluyor, öpüyor.

Sonra zamana ve mekâna sesleniyor;

Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim!

Allah’ı seven Hüseyin’i sever!

Hüseyin, torunlardan bir torundur.”

Ve bir gün Cebrail bir haberle gelir;

Hüseyin Fırat kıyısında şehit edilecektir.

Orası, üzüntülü, tasalı, mihnetli ve belalı bir yerdir.

kerb-ü beladır!

Orası kerbeladır!

 

Hicretin altmış birinci yılı.

Aylardan muharrem…

Kan renginde Fırat

Kan renginde yakamoz.

Ve dudaklar susuz,

Yürekler susuz…

kerbelada bir oğul var,

Yoluna oğullar feda.

Bir torun, kerbelada…

Dedesinden elli yıl uzakta.

Onun gibi bembeyaz giyimli

Bembeyaz yüzlü.

Atının üzerinden sesleniyor

Kalpleri mühürlü olanlara

Merhametten yoksun olanlara;

“ben peygamberiniz aleyhisselamın kızının oğlu değil miyim?

Ben hz.Muhammed Mustafa’nın torunu değil miyim?

Şehitler seyidi Hamza, babamın amcası değil mi?

Çift kanatlı şehit Cafer, benim amcam değil mi?”

 

kerbelada bir oğul var,

Çevresinde yeminler ediliyor şahadete.

Ve bir bir toprağa düşüyor yiğitler

ehl-i beyt’in solan ilk çiçeği aliyyül ekber’di.

Sonra sıra sıra soldu civanlar;

avn b. Abdullah b. Cafer,

Muhammed b. Abdullah b. Cafer,

Abdurrahman b. akîl,

Cafer b. akîl…

İşte bakın, biri daha yürüyor ölüme;

Hz. Hasan’ın oğlu Kasım!

Onun da yüzü ay parçası.

Elinde kılıç, üzerinde gömlek ve pelerin.

Ayak sandallarından birisinin bağı kopmuş.

Başına bir kılıç iniyor,

Ve “amca!” diyerek yüz üstü düşüyor kerbela’ya.

kerbela’da bir oğul var

Bir şahin var.

Kucağında üç yaşında bir seyyid;

Adı Abdullah!

Ve bir ok, Abdullah’ı boğazından vuruyor

Hz. Hüseyin, kanla dolan avuçlarını yere boşaltıyor

“yâ rab!” diyor.

“bize göklerden yardım etmeyeceksen,

Hakkımızda ondan daha hayırlısını ihsan et.”

 

Hicretin altmış birinci yılı

Muharrem ayının onu…

Bir şehit var kerbelada

Tam otuz üç mızrak yarası,

Otuz dört kılıç yarası

Ey Muhammed’im nerdesin nerde?

Hüseyin’in başı bir yerde; gövdesi bir yerde!

Bu Hz. Zeyneb’in feryadıdır dedesine;

“ey Muhammed’im! ey Muhammed’im!

Sana göklerdeki melekler salatü selam getiriyorlar.

Hüseyin ise şu otsuz bozkır çölde

Tozlara, topraklara, kanlara bulanmış,

Azaları kesilmiş yatıyor.

Ey Muhammedim! Senin kızların esir edilmiş,

Zürriyetin hep öldürülmüş.

Sabah yelleri onların üzerine toz toprak savuruyor.”

 

Abdullah bin Abbas da, o gün medinede

rasulullah aleyhisselam’ı görür rüyada

Yanında içi kan dolu cam bir bardak vardır,

Ve şöyle buyurur:

“benden sonra ümmetimin yaptığı şeyi biliyor musun?

Hüseyin’i şehit ettiler.

Bu, onun ve ashabının kanlarıdır.

Bunu Allah’a sunacağım.”

 

Ya rasulallah!

Biz asırlar sonra geldik.

Eğer o gün olsaydık kerbela’da

Allah’a kasem olsun ki

Ashabının seni koruduğu gibi

korurduk ehli-i beyt’ini

Ya da o uğurda verirdik canımızı.

Bu sözümüzün bir ispatı olarak

Bu gün biz senin kapındayız.

Taşıdığımız ehli-i beyt isimleri.

Kimimiz Ali, kimimiz Fatıma

Kimimiz Hasan ve Hüseyin.

Ve iftiharla senin ismini taşıyor çoğumuz.

Allah ruhumuzu senin kapında

ehli-i beytine layık olduğumuz bir anda alsın.

Âliyi asğar’la,

Zeynelabidin’le her asırda hüseyni çiçekler açarken

Yanaklarında peygamber busesi,

Ve her biri senden bir koku taşırken çağlara.

Allah, bizi onlardan ayırmasın.

Bizi senden ve rızasından ayırmasın.

 

Dursun Ali ERZİNCANLI – En Sevgiliye 5 – Kerbela

 

Bu haberi : 4001 kişi okudu.
Arkadaşına Gönder  Yazdır
İsminiz *
Başlık *
Yorumunuz *

 


harf daha yazabilirsiniz.
Onay Kodu:
Onay Kodu Doğrulama *
  

Ana Sayfa   |  Dua   |  Medya Köşesi   |  Videolar   |  Firmalar   |  Ziyaretçi Defteri
Herrenk.com:Pratik Bilgi, Sağlık, Yemek Tarifleri, Elişleri, El örgüsü, Eğitim, Ev yapımı ürünler, Çay Saati
© 2010 - www.herrenk.com Tüm Hakları Saklıdır. Sitenizde bağlantı linkleri verilip ve kaynak gösterilerek sitemizden alıntı yapılabilir.
WEB YAZILIM:TEKNODEVA Ankara Web Tasarım, Web Yazılım, web tasarım
Firmalar