Medine’de geçen yıllar zarfında İslâmiyet’in şartlarının ve farzlarının, muamelat ve ibadet esaslarının birçoğu beyan edilmiştir. Mekke’de Müslümanların tek endişeleri nefislerini müdafaa olduğundan, namazdan başka oruç, zekât, Cuma ve bayram namazları gibi dinin diğer esasları belli olmamıştı. Namaz konusunda bile, akşamdan başka bütün namazlar kısaltılıyor, iki rekât halinde kılınıyor, ezan okunmuyordu.

Resul-i Ekrem namaz vaktinin ne şekilde tayin olunacağını ashabıyla istişare etti. Bunu bir düzene bağlamak istiyordu. Hıristiyanlarla Yahudiler ibadet vakitlerini çan çalarak duyuruyorlardı. Bazıları Müslümanların da aynı şekilde davranmasının uygun olacağını düşünüyordu. İbn Hişam bir hadise dayanarak bizzat Hz. Peygamberin namaz için böyle bir alet kullanılmasını müzakere ettiğini söylemektedir. Bu müzakerelere Ömer (ra) de katılmış ve namaz için bir adam tayin edilmesini, namaz vakitlerini onun ilan etmesini teklif etmişti. Bu düşünce, sahabeden bir-iki kişinin ezan hakkında gördüğü rüya ile de mutabakat arz ediyordu. B uygunluk ve işaret göz önüne alınarak Bilal bu göreve tayin olundu ve öğretilen ezanı okumaya başladı.
Hazreti Ömer İmam Şibli TİMAŞ yayınları /45-46. sayfalar
|