SATILIK DERTLER
Liseye giden kızımın kendisi için abone olduğu dergiden bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Ama ondan önce birkaç şey söylemek istiyorum. Kitap okuma alışkanlığının yanında aylık dergileri takip ediyor olabilmek sanırım çok önemli. Hem gündemi takip ediyor olabilmek, hem de gündemimizi faydalı aktivitelerle doldurmak adına. Kızımın bu dergiye abone olmasıyla birlikte aslında yıllar evvel olan ancak son zamanlarda unuttuğum bir alışkanlığımı da böylece hatırlamış oldum. Özellikle gençlerin bu tür takipler içerisinde olmaları kafalarının ve de gönüllerinin gündemin saman alevi gibi aniden parlayıp, sonrasında sabun köpüğü gibi birden yok olup giden gündeminde faydalı bir alışkanlık. Yetişkin ya da yetişmekte olan bir çocuğunuz varsa mutlaka böylesi bir alışkanlığı evinizde oluşturun derim.
Sizlerle paylaşmak istediğim yazıda görüntü olarak genç, ancak ruhen yaşlı insanların nasıl yaratılmaya çalışıldığından bahsediliyor. Dış görünüş olarak ebediliğe çare bulmaya çalışan insan, acaba iç dünyasında yani ruhunda bunu başarabilecek mi? Zira şimdilik insanların ruhuna estetik yapılamıyor…
“Ray Moynihan va Alan Cassels’in kaleme aldığı “Satılık Hastalıklar” adlı bir kitap var. Ülkemizde ilk baskısını 2006 yılında yapmıştı. Kitapta yer alan çalışmalara göre, yüksek tansiyon, depresyon, dikkat eksikliği sendromu gibi hastalıklarla birlikte, son günlerde yeniden alevlenen tartışmalarla gündeme gelen yüksek kolesterol, ilaç firmalarının satış tuzağı. Bu gün, eften püften sebeplerle bütün insanlık hasta kabul ediliyor. Hastalığı keşfedenlerde dermen bulanlarda aynı odaklar. Daha çok haz vadeden dünyayı da onlar inşa ediyor zaten. El değmemiş bunca dünya nimeti için uzun yaşamak gerekli. Ecel mefhumunu hayatımızdan çıkaran tıp dünyası, hastalıkları bir gün yenip, ölümü öldüreceği günü düşünüyor. Ölüm, artık tıbbi bir olay olarak görülüyor; yaşlılığı huzurla geçirilecek bilgelik çağı kabul edenlerin sayısı gün geçtikçe azalıyor. Ahir ömür sükûneti değil, huzursuzluğu temsil ediyor. Yüzlerindeki her çizgi, onlarca ders vadeden yaşlılar, hücrelerin yaşlanmasını engelleyen teknikleri car kulağıyla takip ediyorlar. Uzun yaşamanın “bilimsel” imkânlarının tartışmaları gölgesinde ilaç pazarlamak daha bir kolay oluyor. Ölüme ve yaşlılığa, eninde sonunda tedavisi bulunacak bir hastalık muamelesi çekilmesi, ucuz ağrıları bize dert ettiriyor. Ten kafesine hapsedilen insan, semptomları aşikâr bir düzine kalp ve gönül hastalığıyla bitkisel hayat sürerken, satılık hastalıkları yenince eceli de yeneceği umudunu taşıyor. İlaç firmalarının ar-ge birimlerinden önemli ricamız, biraz da günahların kalbimize kondurduğu siyah noktaları temizleyecek ilaçlar üretmeleri. Türk Nöroloji Derneği, sabah namazına kalkamayan gafillerin uyku bozukluklarına bi zahmet el atsın… “
Aylık Genç Dergisi’nden alıntıdır./www. Gencdergisi.com
|