AŞK DÜŞÜNCE YOLLARA
en çok okunan gençlik romanları

Kızım Ravza’nın yoğun ders ve okul maratonu arasında okuduğu bir romandı, Aşk Düşünce Yollara. Zaman zaman da heyecanla anlattığı bir eser. Neredeyse onun sayesinde okumuş kadar oldum. Bu ilginç romanı, romanseverlere tavsiye ederim. Bakalım sevgili kızım bu roman için neler not almış...
Ravza’nın Notları:
1856 yılının Üsküdar’ından, 1857 yılının Fairville’ine uzanan bir aşk hikayesini, Münib Engin Noyan kendi üslubuyla anlatıyor.
1996’da New York’ta siyahi bir kadının beyaz bir bebek dünyaya getirmesiyle gün yüzüne çıkar Bilal ve Rabia’nın ilginç hikayesi.
Mucize beyaz bebeğin dedesi Prof. Dr. Abdülhakim Osman bu şaşırtıcı hikayeyi anlatmaya başlar ve tüm aile tarihin tozlu sayfalarına maceralı, şaşırtıcı bir yolculuğa çıkar. “Aşk Düşünce Yollara” serisinin ilk kitabı olan “Hikaye-i Bilal”sürükleyici anlatımıyla, tek solukta okuyacağınız bir kitap. Ben okurken elimden düşürmek istemedim.
İşte büyük bir merak ve zevkle okuduğum bu kitaptan birkaç satır...
“Uyandığında gece olmuştu. Gözleri karanlığa alışana kadar bir süre yattığı yerde kaldı. Sonra yavaşça doğrulup, uykuya dalmadan önce yaşadıklarını doğrulamak istercesine etrafına baktı. Yemek yediği tepsi kaldırılmış, yerine içi taze incir ve üzüm dolu bir sepet bırakılmıştı. İbrik ve leğen yerli yerinde duruyordu; kurulanma bezi muntazam bir şekilde katlanmış olarak ibriğin kulpuna asılmıştı.
“Rüya filan değil, besbelli... “ diye düşündü, “ayniyle gerçek!”
Kalktı, pencereye doğru yürüdü. Hafifçe aralık duran kepengi itip ardına kadar açtı. Denizden gelen tatlı serin esinti yüzünü okşadı. Gözlerini kapatıp temiz havayı derin derin ciğerlerine çekti. Kayaları döven dalga seslerini dinledi. Sonra birden dalga sesleri arasına karışan insan sesleri işitti. Gözlerini açtı. Birileri kısık sesle ama heyecanla Rumca birşeyler anlatıyor, arkasından biri, sonra bir başkası besbelli ya cevap veriyor, ya dasoru soruyordu.
Dikkatle kulak kesildi Bilal. Ama kulaktan dolma Rumcası, ne konuşulduğunu tam olarak anlamaya yetmedi.
Birden başka bir ses Sırpça konuşmaya başladı. Sanki biri daha önce konuşulanları bir başkasına tercüme ediyordu.
Sonra kısa bir sessizlik oldu.
Ve Bilal tam, ‘Beni farkettiler galiba...’ diye düşünerek pencereden geri çekilmeye hazırlanırken, Yorgo Vassilidis’in yumuşak sesi sessizliği bozdu.
Birden ürperdi Bilal. Çünkü Yorgo Vassilidis, Arapça konuşuyordu ve dudakları arasından su gibi dökülen kelimeler, mubarek Kur’an lafzıydı!
Kulaklarına inanamadı Bilal!
Heyecandan nabzının şakaklarında atmaya başladığını hissetti.
Neresiydi burası ve neler oluyordu?” s.97-98
Tüm gençlere ve okumayı sevenlere tavsiye olunur. |