MISIR’DA İSLAMİ AKIMLAR
Salih el-Verdâni

Mısır piramitlerin ülkesi,
Mısır firavunların ülkesi,
Mısır kleopatranın ülkesi,
Mısır insanlık kadar eski Nil’in, Kızıldeniz’in ülkesi
Mısır’ı nasıl bilirsiniz? ey cemaat!
Mısır demek sadece bunlar mı?
Mısır en kadim medeniyetlerin toprağı,
Musa’nın, Harun’un, Yusuf’un vatanı,
Mısır zulmün, zalimlerin, firavunların;
bunun yanında direnişin, hakkı haykırışın toprakları, peygamber ocağı bir belde...
Bugün Mısır için söz söylemenin en zor olduğu günler. Ne söylesek orada yaşananı anlatacak kelimeleri bulamayız. Bu konuda son sözü Kur’an söylüyor.
Firavun: "Ben size izin vermeden önce O’na iman ettiniz öyle mi? Mutlaka bu halkı burdan sürüp-çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı) bileceksiniz." (7/123)
"Muhakkak ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi idam edeceğim." (7/124)
Mü’min olan bir kavim için hak olmak üzere Musa ve Firavun’un haberinden (bir bölümünü) sana okuyacağız. (28/3)
Gerçek şu ki Firavun yeryüzünde (Mısır’da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü; onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor erkek çocuklarını boğazlayıp kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o bozgunculardandı. (28/4)
Firavun dedi ki: "Ey önde gelenler sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman çamurun üstünde bir ateş yak da bana yüksekçe bir kule inşa et belki Musa’nın ilahına çıkarım çünkü gerçekten ben onu yalancılardan (biri) sanıyorum." (28/38)
O ve askerleri yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve gerçekten Bize döndürülmeyeceklerini sandılar. (28/39)
Bunun üzerine onu ve askerlerini tutup suya attık. Böylelikle zulmedenlerin nasıl bir sona uğradıklarına bir bak. (28/40)
Firavun dedi ki: "Bırakın beni Musa’yı öldüreyim de o (gitsin) Rabbine yalvarıp-yakarsın. Çünkü ben sizin dininizi değiştirmesinden ya da yeryüzünde fesat çıkarmasından korkuyorum." (40/26)
"Firavun (alayla) dedi ki: "Ey Haman bana yüksek bir kule bina et; belki o yollara ulaşabilirim" (40/36)
"Göklerin yollarına. Böylelikle Musa’nın ilahına çıkabilirim. Çünkü ben onun yalancı olduğunu sanıyorum." İşte Firavun’a kötü ameli böyle çekici kılındı ve yoldan alıkonuldu. Firavun’un hileli-düzeni ’yıkım ve kayıpta’ olmaktan başka (bir şey) olmadı. (40/37)
"Sonunda Allah onların kurdukları hileli-düzenlerinin kötülüklerinden onu korudu ve Firavun’un çevresini de azabın en kötüsü kuşatıverdi. (40/45)

Yasemin devri mi ya da Arap Baharı? İsimler ne kadar tanıdık değil mi? İslami gündeme ilişkin bu isimler hakkında ne biliyoruz?
İsim olarak kulağımıza çalınan bu isimlerin gerçekte ne olduğunu merak ettik mi? Toplumların kaderini değiştiren bu isimlerin arka planını hiç araştırdık mı? Yoksa merakımızı (meramımızı!) giderecek bilgiyi medya bize sundu mu? Böylesi dahamı kolayımıza geldi? Başkalarının akıl süzgecinden geçirilmiş bilgiyle yetinmek çok mu daha tatmin edici ve kolaydı? Hazıra çok mu alıştık ne!
Hayır bilgiye ben kendim ulaşmalı, kendim sorgulamalı, akıl süzgecinden geçirmeli, irademle seçmeliyim mi diyorsun? Bence çok doğru düşünüyorsun. Bu doğru bir adım.
Çok yakınımda cereyan eden olaylara insan olmam hasebiyle duyarlıyım mı diyorsun? Bilgiye görerek ulaşmanın yanında, hayat kitabı Kur’an’ımızın da ilk emri olan okumayla da ulaşmak istiyorum mu diyorsun? Bence çok doğru söylüyorsun. İlk adımı okumayla attıysan ne mutlu sana!
İşte bugün tavsiye edeceğim bu kitap, gündemin sıcak konusu birilerinin isimlendirdiği adıyla Ortadoğu baharlarının nasıl hazana dönüştüğünü anlamak için belki bir ilk adım olur. Mısır Ortadoğunun kalbi deniyor ya! bunu anlamak lazım. Birilerinin aklıyla değil kendi okumalarımız ve akıl süzgecimizle.
İslam dünyasında en çok da müslümanların, özellikle farklı renkteki müslümanların birbirlerini anlamaya ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Anlamanın yolu da elbette tanımadan geçecektir. Şüphesiz farklılıklarımız bağnazcılığa, körü körüne taklite ve şirke bulaşmadığı sürece zenginliğimiz olacaktır.
Şüphesiz İslam dünyası üzerinde büyük oyunlar oynanmakta. Bu yüzden birbirimizi tanıma başkalarının gözünden ve dilinden değil, kendi çabamızla olmalı. O yüzden okumaya devam...
Şimdi sizlerle herrenk kütüphanemden ne zamandır paylaşmayı düşündüğüm bu kitaptan bazı satırlar aktarmak istiyorum.
“Mısır’daki İslami hareketleri konu alan bu çalışmada, mevcut birçok akımdan; siyasi bir programı takip eden, olaylarla ilişkili ve etkin olan İslami akımlara yer verilecek; Mısır coğrafyasında sık rastlanan akımlara ise pek değinilmeyecektir.” s.17
“Mısır’da gelişen İslami hareketin anlaşılabilmesi büyük ölçüde Mısır ortamının tanınmasına, özelliklerinin bilinmesine bağlıdır. İslam dünyasının başka hiçbir yerinde rastlanamayacak derecede Mısır ortamına sinmiş bulunan İslami hareket, hayatın her alanında göze çarpacak kadar açık ve yaygın durumdadır. İslami hareketin fikri ve örgütsel oluşumunu daha iyi anlamak için dikkatlerimizi Mısır ortamı üzerinde yoğunlaştırdığımızda, şu soru gündeme gelmektedir: Mısır ortamının özellikleri, bu ortamı oluşturan öğeler ve bunların belirgin belirtileri nelerdir?
Bu kapsamlı soruya cevap teşkil eden husulardan biri, Mısır ortamının en önemli özelliği durumunda bulunan, mezhepçilik ayrımının bulunmayışıdır. Birbiriyle çelişen farklı inanç sistemlerinin olmayışı, homojen bir yapının oluşmasına yol açmış; inanç konusundaki bu tekdüzelik, Mısır’da İslami hareketin gelişme ve sürekliliğini sağlayan temel unsurlardan biri olmuştur. Sünni anlayışa bağlı olan İslami hareket, ülkedeki herhangi bir ekolle çatışmadığı gibi, mezhep kavgalarıyla da ilgilenmemektedir. Bilindiği gibi mezhep kavgaları, herhangi bir hareketin gelişimi, kalıcılığı ve yerleşimi açısından –yönetimi ele geçirme aşamasından önce ve sonra- mücadelenin bütün dönemlerinde tehlikeli bir engel durumundadır.
Mısır ortamının bir başka önemli özelliği de, halkın, engelllere aldırmaksızın, İslami hareketten etkilenmeye yatkın oluşudur.” s. 23-24
“Mısır’da İslami hareket sahasında birçok akımın boy atmasına rağmen, bunlardan çoğunun hareket pratiği, meseleleri ve olaylar ile herhangi bir ilgileri bulunmamaktadır. Mısır’da İslami hareket sahasında eylemlerini sürdüren akımlar;
a) İhvân-ı Müslimin
b) Kutubcular
c) Et-Tekfir
d) El-Cemaatu’l-İslamiyye
e) Selefi Akım
f) Cihâd’dan ibarettir.”s.51
“Mısır’daki İslami kesim arasında faaliyet gösteren bazı dış mihrakların varolduğunu söyleyebiliriz. Bu mihraklar şu şekilde belirlenebilir:
-Suud mihrakı
-Irak mihrakı
-İran mihrakı
-Amerika mihrakı
-İsrail mihrakı” s. 297
Salih el-verdani’nin Mısır’da İslami Akımlar kitabı fecr yayınevi tarafından yayınlanmış. Kitap 324 sayfadan oluşuyor.
Hepinize iyi okumalar... |