Yaz mevsimi başladı. Malum olduğu üzere yaz ayı, mevsim olarak "Düğün Mevsimi" dir. İnternette mini bir gezinti yaparken gözüme çarpan bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.
Birbirini tanımadan hızla evliliğe adım atmak, sorunlara tahammülün azalması ve sabırsızlık, eşlerden birinin bekârlık dönemindeki gibi davranması, çiftlerin kendi ailesi ile yeni kurduğu aile sınırlarını belirleyememesi.
Günümüzde yeni evli çiftler, karşılaştıkları problemlere çözüm aramak yerine ’bu hep böyle devam edecek, nasılsa çocuk da yok, yolun başındayken ayrılayım, yoluma devam edeyim’ düşüncesine sahip.
26 yaşındaki Tuğba Hanım, evlendikten hemen sonra eşi ile ortak bir paylaşımları olmadığını fark eder. Eşiyle bu durumu konuştuğunda ise sıklıkla ’ben böyleyim’ cevabını alır. Tuğba Hanım, kısa bir süre sonra ailesinin yanına döner ve boşanır. Tuğba Hanım gibi daha binlerce çift, evliliklerinin ilk aylarında birçok sorun yaşıyor.
Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi’nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Funda Güdücü, günümüzde çiftlerin ilk yılı ’deneme yılı’ olarak gördüğünü belirtiyor. İlk yılı bu şekilde değerlendirmenin baştan bağlılığı sekteye uğrattığını ifade eden Güdücü, çözüm yerine ayrılığın tercih edildiğini söylüyor. Güdücü "Yeni evliler, yaşanılan ilişki sorunlarını genele yayıyor. Çözüm aramak yerine bunun hep böyle devam edeceği düşüncesiyle hareket ederek ’daha yolun başındayız, çocuk da olmadan bu evliliği sonlandıralım, yolumuza bakalım’ diyorlar. Sorun çözme zahmetini ailelerine bırakıyorlar." diyor.
Güdücü’ye göre özgürlükten vazgeçip ikinci bir şahısla ortak bir yaşam kurmanın zorluk ve sorunlarını kabullenememek, gerçek bağlılığı sağlayamamak da yeni evli çiftler arasındaki en büyük sorun. Problemlerle başa çıkma yetisi, çocukluktan itibaren gelişmesi gereken ego kapasitesi. Bunun gelişmesine çeşitli şekillerde izin verilmez ya da gelişemez ise bu sorunlar her alanda olduğu gibi evlilikte de kaçınılmaz. ’Evlilik zormuş, yapamıyorum’ denilerek boşanmalar gerçekleşiyor.
Evliliklerin çatırdamasının bir diğer sebebi ise hızlı alınan kararlar. Uzman Psikolog Zehra Erol’a göre çiftler, kısa bir sürede beklentilerinin farklı olduğunu görüyor. Çiftler, farklı beklentileri aşmak için sadece karşı taraftan değişim bekliyor. Bu da gerçekleşmiyor, beklentilerinin gerçekleşmemesinin oluşturduğu hayal kırıklığı ile de başa çıkamıyorlar ve boşanmaya karar veriliyor.
Evlilikte kadınların yaptığı en büyük hatalar: Geçmişte yaşanmış can sıkıcı sorunları sürekli gündemde tutmak. Her sorunu ailelerle çözmek.
Evlilikte erkeklerin yaptığı en büyük hatalar: Kadınların konuşma, paylaşma ihtiyacını ’vıdı vıdı’ olarak yorumlamak. Bu durum kadını yalnızlığa iter. Kadın ise kırgınlık ve anlaşılamama duygusuyla aynı konular etrafında konuşma döngüsünü devam ettirir. Sürekli haklı olduğu inancını taşımak.
Evlilikte sıklıkla karşılaşılan sorunlar
Birbirini tanımadan evliliğe adım atmak: Aşk ve sevginin yaşanan sorunları tolere etmeye yeterli geleceğine inanılıyor. Ancak sorumluluklarla birlikte çatışma da kaçınılmaz oluyor. Katı tutumlar, evliliğin bitmesine sebep oluyor.
Tahammülün azalması ve sabırsızlık: Sorunlara karşı tahammülün azalması, evliliğin çaba ve emek harcanan bir kurum olduğunun gözden kaçırılması çatışmaları artırıyor.
Bekârlık döneminden kopamamak: Bu durum sorumlulukları paylaşmada zorluklara yol açıyor. Evlendikten sonra evine kendini adamak kişi için ne kadar yıpratıcıysa aynı şekilde sorumluluk almamayı da ’ben böyleyim’ ile açıklamak ilişkiye ciddi zarar veriyor.
Kişinin kendi ailesi ile yeni kurduğu aile sınırlarını koruyamaması: Küçük bir sorunun dahi aile ile paylaşılması ve ailenin de devreye girmesi eşleri birbirinden uzaklaştırıyor.
Haber 7
|