Sevgili Kızım; Düştükleri kötü durumlarla hem kendilerini, hem ailelerini perişan eden çocuklar ve gençler senin kadar beni de üzüyor ve düşündürüyor.
Kızım, çocuklar yanınızda duruyor gibi görünebilirler. Bu görüntü siz anne babaları yanıltmamalı. Acaba onun zihni nerelerde? Ve acaba onun gönlü kimlerin avucunda?
Ev içindeki telaş, günlük konuşmalar, koşturmacalar, gelişi güzel hatır sormalar, anne baba da, çocukları ile ilişkilerinin devam ettiği hissini uyandırıyor. “Derslerin nasıl bakayım?” diye soran bir baba çocuğundan aldığı “Çok iyi…” cevabı ile onun iç aleminde koca bir yolculuk yaptığını, onunla ilgili her şeyi çabucak öğreniverdiğini zannediyor. Ne ala!... Ne beceriklilik!...
Elimde olsaydı her anne babanın cebine her sabah çıkarıp bakmaları için bir kart koyardım. Şu cümle olurdu kartta: “Çocuğumla en son ne zaman, ne kadar ve ne konuştum?” Şimdi kendilerine bu soruyu soracak anne babaların şaşırıp üzüleceklerini biliyorum. Bize kolay görünen şeyler, en çok ihmal ettiğimiz şeylerdir.
Çocuklarına karşı dikkat içinde olmayan anne babalar, onlardaki davranış ve duygu değişikliklerini fark etmezler. Hâlbuki bunu fark etmek demek, onları kimlerin, nelerin, nasıl etkilediğini öğrenebilmek demektir. Çocukla ilişkinin sadece bir gün bile kopması, karşılıklı uzaklaşma için yeterli olabilir.
Sevgili Kızım,
Sadece çocuklarının duygu ve düşüncelerini öğrenmeye çalışma. Sen de duygu ve düşüncelerinden onları haberdar et. Kalp kalp üstünde olsun. Anlamaz, dinlemez demeyin… Konuşun çocuklarınızla. Hiç bir zaman da onların tehlikelerden masum kalacağına dair bir emniyet içinde olmayın. Zamanımızın tehlikeleri umumidir…
Onların zamanlarını iyi planlayın. Onları büyük zaman boşlukları içinde bırakmayın…
Ve çok önem verin çocuklarınıza. O, önemli görüldüğü bir yerde olmak ister.
Şimdi bir bakalım. Çocukların yanında duruyorlar mı? Baktın mı? Oralarda mı? Bir daha bak…
DENİZ FENERİ
|