Gençlik, kişiliğin kurulduğu ve biçimlendiği çağdır.
İnsanın gelişme süreci içindeki on iki-yirmi bir yaşları arasının, çocukluktan yetişkinliğe geçmeyi sağlayan bir dönem olduğu psikologlarca kabul edilmektedir.
İnsan yaşamında bir çocukluk döneminin bulunması, sonra bunu gençliğin izlemesi, herkese çok doğal ve olağan gelir. Ancak hayvanlar dünyasında hiçbir türde, yetişkinlik dönemine geçiş bu denli uzun değildir. Çünkü hayvan yavrusunun yaşamını sürdürmek için içine atılacağı ortam, insan türünün ki kadar karmaşık ilişkilere dayanmaz. Orada her şey yalındır. Amaç, yaşamı sürdürmek ve türün devamını sağlamaktan ibarettir. Bunun için; besin sağlama, kendini koruma ve üreme etkinliğinin gereklerini yerine getirmek yeterlidir. Hayvanda bütün bunlar içgüdülerle düzenlenir. Civciv yumurtadan çıktığı anda yemini gagalar. Kuşlar, bir iki ay içinde uçmayı ve besinlerini bulmayı öğrenir. İnsan yavrusundan sonra en uzun bağımlılık gösteren şempanze yavrularıysa 4- 5 ay içinde özerk bir hale gelir.
İnsanın gençlik dönemiyse, bu yalın davranış kalıplarından farklı olarak örf, adet, gelenekleri, beklentileri, tutumları öğrenmeyi kapsar. Bu çağ içinde genç, çocukluktan sıyrılarak toplumun kendinden beklediği davranışlar içine girer. Böylece yetişkin ve olgun bir insan olur. Toplumun onayını alarak, yetişkinler arasındaki yerini bulur.
Bir gencin topluma girmesi, bedensel gelişme kadar, hatta bir bakıma ondan da fazla, sosyal etkenlere bağlıdır. İşte bu nedenle, ufak tefek dalgalanmalarla tüm toplumlarda ergenliğin yaklaşık yaşlarda görülmesine karşın, gencin yetişkin bir birey olarak topluma kabul ediliş yaşı değişik olmaktadır.
Gencin bu geçiş döneminde karşılaştığı sorunlarda bir kültürden diğerine farklar taşır. Gençliklerini olumlu bir ortam içinde geçirenler, daha kolay ve çatışmasız olarak topluma katılmakta, uyum sağlamaktadır. Olumsuz etkenlerse gençleri uyumsuzluğa sürüklemektedir. Böyleleri ileri yaşa ulaşsalar da toplumla bağdaşamayıp dışa itilmektedir.
Kız olsun, erkek olsun, gencin topluma katılması yeni uyumları zorunlu kılar. Bu uyumlaraysa, doğumdan başlanarak hazırlanılır. Farklı toplumlarda, hatta aynı toplum içinde, farklı çocuk eğitim biçimleri görülür. Kültürün erken yaşlarda dahi olsa belirli bir alanda yaptığı baskı, ileride etkisini yine o alanda gösterebilir. Çok önemsiz görülen besleme, temizlik, dışkı denetimi eğitimleri bile, çocuğun ileriki uyumunu olumlu veya olumsuz yönde etkiler.
Psikologlar, bebeklikte yaşanılan sarsıcı ve üzücü deneyimlerin, yetişkinlikte olumsuz durumlar yarattığını ve bazı kişilik bozukluklarına neden olabildiğini saptamışlardır. Bebeklikte ki duygusal yaralanmalar çoğunlukla iyileşmez. Çocukluk devresi mutlu ve olumlu geçse bile, yetişkinlikte yaşanan bazı olaylar bu yarayı işletebilir.
|